Gazi boşuna: - Övün, çalış, güven dememiş. Oysa biz övünürken de, hem Türklüğümüz ve Müslümanlığımızla, hem de padişahlarımızla övünüyoruz; Türk ve Müslüman’a, Türk ve Müslüman propagandası yapmamız da cabası...
* * *
Oysa Osmanoğulları, çok aşağı görürlerdi Türk ırkını. “Etrak” (Türk’ün çoğulu) biidrak (algılamasız); onların çok sık tekrarladığı bir küçümsemeydi.
* * *
300 yıl önce Nef’i:
Türk’e hak çeşme-i irfanı (anlayış yeteneğini) haram etmiştir
Diye yazıyordu.
Eski Dışişleri bakanlarından rahmetli Turhan Güneş de, gülerek sık tekrarlardı bu mısraı.
* * *
Gazi, belki de Türk ırkı çok küçümsendiği için, önce:
- Övün, demiş; sonra da peş peşe yüzlerce hamasi manzume yazılmasının yolunu açmıştı.
* * *
88 yıllık T.C.’nin vara vara nereye vardığının, somut özetini görmek isterseniz; Altunizade’den Beylerbeyi’ne inen “Oymacı” sokağından bir geçin.
Yeni yapılmış villalar da oradadır, damı çökmüş ve tenekelerle kapatılmış camları kapısı kırık dökük eski zaman konakları da; 5-6 ay önce yıkılmış kaçak gecekonduların hala kaldırılmamış mezbelesi ve hemen oraya bir gecekondu yaptırıp içinde yaşamaya başlayanların, kapıları önüne diktikleri uzunca bir sopanın ucunda bir sigorta olarak- sallanan eskimiş bir bayrak da...
* * *
Harika bir botanik bahçesi de oradadır, lokantaların önüne konan reklam heykellerinin sıram sıram önünde durduğu heykel atölyesi de ve başı türbanlı mankenleriyle giyim mağazaları da...
Ayrıca bazı yeni villa inşaatları da devam etmekte...
* * *
Çarşamba günkü Sabah Gazetesi’nde de, Yahya Bostan’ın özel haberi:
“DİŞE DİŞ DÖNEMİ” diye manşete çekilmişti. Altında da şu açıklamalar vardı:
“Terör örgütüne karşı yeni strateji: Bordo Bereliler daha aktif olacak, komutanlar gerekirse karakollarda yatacak.”
* * *
Acaba akıl sonradan mı başa geliyordu ve birileri de tuvaletlerde ıkınmaya mı başlamıştı?
Tövbe tövbe, estağfurullah...
Ama niye şimdiye kadar yeteri önlemler alınmayıp, onca şehit verilmiş olduğu da takılıyor akla...
* * *
Beylerbeyi İskelesi’ndeki “Via Balık Restaurant” da harika bir gözlem yeridir, Kuleli’yi geçtikten sonraki “Adile Sultan Sarayı”nın korusu da, sarayın içindeki “Borsa Lokantası”nın terasından Asya Kıt’asıyla Avrupa Kıt’asına ve aralarından geçen masmavi Boğaz’a bakmak da muhteşem bir ömür ödülüdür.
* * *
Kızım Zeynep Bakan ve ağabeyi Ahmet Altan’la, saat 15 sularında oraya gittik...
Bir ömürlük bir yorgunluğa ılık bir duş gibiydi o eşine menendine rastlanmayacak manzara...
Ne yazık ki ne Zeyrekliler orasını biliyor, ne Kandillililer Zeyrek’i biliyordu.
* * *
Ve bendeniz, şiirler okuyordum kızımla birlikte bana sahip çıkan oğluma:
Kandilli yüzerken uykularda,
Mehtabı sürükledik sularda,
Bir yoldu parıldayan gümüşten,
Gittik bahs açmadık dönüşten.
* * *
Bastıra bastıra tekrarlayıp duruyordum:
İstanbul’u sevmezse gönül aşktan ne anlar?
* * *
Bendeniz de biliyorum ki ömürler biter İstanbul bitmezdi. 1500 yıl önce yapılmış olan ve “Borsa”nın teraslarından da görünen Ayasofya da bitmezdi.
* * *
Torunumun yavrusu Leyla’cık “Büyük dede”nin bugünkü yaşına geldiğinde, kim bilir İstanbul nasıl olacaktı?
Bunu öngörebilecek beyin ise hiç kimsede yoktu.
Sayın yazar, Osmanlı Türkü aşağı görürdü derken acep hiç utandiniz mı?,bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?, Osmanlı kendini Türk oğlu Türk olduğunu bilmekten acizmiydi,yoksa siz Osmanlıyı aşağılamak için bu yalanı da söyleyerek fırsatçılık mı yapıyorsunuz? Yazık size!???
YanıtlaSil