6 Ocak 2015 Salı

"SİNEK KIRKIMI..."

        Bahar ayları çabucak tükenmiş,güneş kış aylarında ısınmak amacıyla yakıp kül etttiklerinden geriye kalan tek"kokar ağacın"tepesine olanca gücüyle ortalığı kavurmaya çalışıyordu.
        Koyun kuzu yetiştirmekle geçinen,geçim zorluğuda yaşayan Ağa ailesinin de yardımıyla koyunları teker teker kırkmış soluklanıyordu.Kulağının arkasından vızıldayarak çıplak tepesine konan sinek canını sıkmıştı.Sol elinle çıplak kafasına bir şaplak yapıştırdı.Gülümsedi...
        Ağa'nın oğlu askerliğini bitirmiş,biran önce evlenmek,masraflarıda aza indirmek amacıyla kız kaçırmıştı.Eee..,düğün bu...Koyunların kırkımından elde ettiği para suyunu çekmiş harcanıp gitmişti,gitmesine de yeni evlilere kurulacak düzen için istekler,eksikler birtürlü bitmiyordu.

        Eksikleri tamamlamak amacıyla kasabadaki eski bir tanıdığına geldi.Borç istedi.Eski tanıdık gözlüklerinin üzerinden Ağa'ya baktı...
       -Tamam Ağa vermesine vereyim de,bende sıkışığım bu sıralar ne zaman geri ödersin..?
       -Kırkımda...Dedi Ağa.
       -Ne kırkımı...?Koyunları kırkmadın mı..?
       -Şeeey...Dedi.Kırktım tabii ki de...Harcandı gitti paralar...
       -O zaman ne kırkımı..?Tepesinin üstünde daire çizip burnunun ucuna konan sineği elinin tersiyle kovan Ağa bilinçsizce cevapladı...

       -Sinek kırkımı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder